Neredeyse bütün çorbaları çok seviyorum. Son zamanlarda da tavuk suyuna çorbaya sarmış durumdayım. Tabi bunda hasta olmamın da büyük etkisi var. İnsan hasta olunca, haklı olarak biri çorbasını yapsın istiyor. Savaş'a bana tavuk suyuna çorba yap dedim, ben ne anlarım çorbadan dedi :( Hasta hasta kalkıp kendi çorbamı kendim yaptım, tam bir trajedi :( Sonra düşündüm şimdi bunu bloga yazmış olsaydım, kalk blogdan bakıverde yap derdim. İyileşir iyileşmez ilk iş yeniden yapıp, tarifi bloga yazayım diye, kendime söz verdim. Dün akşam enfes çorbadan yaptım, işte tarifi... 4 kişilik tarif; Malzemeler: 300 gr tavuk göğsü 1 lt su yarım limon 3-4 avuç tel şehriye 2 yemek kaşığı sıvı yağ tuz ve karabiber Yapılışı: Derin bir tencere, tavuğu ve suyu ekleyip, iyice haşlanmasını bekliyoruz. Tavaya yağı ve tel şehriyeyi ekleyip, biraz kavurduktan sonra pembeleşmeden ocaktan alıyoruz. Bu arada haşlanan tavuğu, biraz soğuduktan sonra elle didikliyoruz. Tavuğu haşladığımız suyun iç...

Yaklaşık sekiz günden beri hastaydım :( Boğaz ağrısı ile başlayıp, faranjitle olayı noktaladık.  Dört gün sesim çıkmadı, dün öğlenden sonra hafif hafif ses çıkmaya başladı :) Bugün boru gibi de olsa sesim çıkıyor çok şükür...Bir süre evde dinlenmeye çalıştım ama işlerden vs ofise geri dönünce, tam dinlenemeden hastalık epeyce uzadı. Şimdi çok şükür daha iyiceyim ve kurabiye yapma aşkıyla yanıp tutuşuyoruz. Bir ara damla çikolatalı kurabiyelerden çok yapıyordum, epeydir yapmadığımı ve tarifi buraya yazmadığımı farkettim. Yapımı gerçekten çok basit, bütün kurabiyeler gibi : ) Böyle kıyır kıyır oluyor (kıyır kıyır da tam yemek blogu ağzı oldu, alışıyorum galiba ben bu işe :)) Savaş; lezzeti hanım eller gibi olmuş dedi. Çaya misafiriniz geliyorsa, hemencedcik yapabileceğiniz güzel bir tarif, tavsiye edilir :) Malzemeler: 200 gr terem yağ margarin 2-2,5 bardak un 1 yumurta 1 su bardağı şeker 1 paket kabartma tozu 1 paket vanilya 5-6 avuç damla çikolata  Yapılışı: ...

Dün Trt'deki Aklı Selim programına denk geldim, daha öncede bir kere denk gelmiştim ve hakikaten entellektüel bir sohbet havasında çok hoş bir program. Dünki programın konuğu, müzisyen, ressam, senarist ve filozof; Mehmet Güreli'ydi... Bu kadar şeyi bünyede barındırma özel bir yetenek olsa gerek diye düşünüyorum. Garip ama gerçek, Mehmet Güreli'nin ressam yönünü biliyordum da müzsiyenlik yönünü yeni öğrendim. Tabi sizlerinde anlayacağı üzere bu haftaki pazar müziklerimiz, Mehmet Güreli şarkıları... Benim çok hoşuma gitti, sizinde seveceğinize eminim. Bu arada 11 Nisan - 2 Mayıs tarihleri arasında, "Yol Kısaysa Uyunmaz" adlı bir resim sergisi var, çok vakit kalmadı ama gitmek isteyenlerin hala şansı var. Türker Art Şakayık sok.Ful apt.No:43 Daire:2 Teşvikiye / İstanbul Mehmet Güreli - Kimse Bilmez Mehmet Güreli - Koş Git Bir De Sen Bak Mehmet Güreli - Vapurlar Mehmet Güreli - Yağmur Yağmıyor Mehmet Güreli - İplerin Kopuşu Mehmet...

İstanbul'a yakın konaklanacak yerler arasında, şüphesiz Ağva en başta geliyor. Ağva'ya gitmişken, nerede ne yesem diye düşünüyorsanız, hiiiç düşünmeyin. Ağva'nın en güzel çiğ börek, gözleme ve matıcısını size söyleceğim. Nazmiye Teyze, Nazmiye teyzenin kızı Rüveyda Hanım ve ablasının kızıyla birlikte işletiyorlar burayı. Pırıl pırıl tertemiz bir mutfak ve taptaze yiyecekler. Nazmiye Teyze'nin hoş sobeti ve muhteşem çayları eşliğinde (4'er tane içtik) inanılmaz keyifli vaki geçirdik. Nazmiye teyzenin el emeği patiklerinden de almayı ihmal etmeyin derim : ) İncik boncuk satılan bir pazar var, pazarın sonundaki sağdaki dükkan. Yakuplu yolu caddesinde Kurfal otelin yanı oluyor. Giderseniz benden de selam söyleyin :) Nazmiye Teyze Ispanaklı peynirli gözleme Nazmiye teyze, ablasının kızı ve Rüveyda hanım

Mad Sea Beach Hotel , hayallerin gerçeğe dönüşemeyeceği yer :) Daha otele henüz girmiştikki, avazı çıktığı kadar bağıran bir kadın sesi bizi karşıladı (bu kadın sesini iki gün daha duyacağımızdan habersizdik). Resepsiyona gittik, bu yüksek sesli kadın, otel personeli oluyor kendisi, gelen müşterileri bildiğin azarlıyor. Yok efendim erken rezarvasyon yapan istediği odayı kaparmış, oda seçimi mümkün değilmiş bir sürü gürültü patırtı... Bu sırada bizim gelmemiz falan kadının umrunda değil, hoş geldiniz merhabalar falan bunlar zaten yok. Biraz daha tartıştıktan sonra, asık bir suratla isimlerimizi sordu, kimlik vs diğer çifti orada kaderine mahkum bırakıp, bize odamızı gösterdi. Odaya girer girmez, çok uzun süredir havasız kalmadan ötürü, çok fena bir koku karşıladı bizi. Odanın fotoğraflarla ilgisi yok, fotoğrafları sanırım balık gözü lensle çekmişler :) Daha böyle etrafa bakınıyordukki, o muhteşem ses yine avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamıştı, gelen bir başka iki çiftle kavgaya tutuş...

23 Nisan bayramını fırsat bilip, biz de kaçalım dedik bir yerlere. Çok fazla zamanımız olmadığı için, İstanbul'a yakın konaklanacak, sessiz sakin bir yer aramaya koyulduk ve Ağva'da karar kıldık. Şu fırsat sitelerinden bulduğumuz bir kampanyayla 2 gecelik bir otel için yer ayırttık. Mad Sea Beach, otel hakkındaki görüşlerimi, buradan okuyabilirsiniz. İlk gün yolda biraz zaman geçirdik, biraz dediğime aldanmayın, google map'a uyduk yolu epeeey bir uzattı sağolsun. Giderken 3 saatten fazla bir süreyle gittik, dönerken yaklaşık 1 saatte : ) Yani epey yakın... İlk gün biraz otelde, biraz sahilde dinlenmeceyle geçti. Otel tam olarak İmrenli köyündeydi, Ağva'ya 15 dakikalık uzaklıkta. İkinci gün Ağva'ya gittik. İstanbul'a bu kadar yakın olmasına rağmen, ilk defa Ağva'ya gitmiş olmamız büyük kayıp doğrusu. Hem ormanın, hem denizin içinde adeta bir cennet. Burada yaşayanlar gerçekten çok şanslı, içinde bulundukları nimeti farkındalar mı acaba? İstanbul'da resme...